Burhan Oralay
 
Hakkımda / Mesleki Geçmişim


Mesleki Geçmişim

1966 senesi Şubat tatilinden itibaren 1972 senesi Haziran ayına değin okul dışında kalan bütün zamanım ile 1978 Şubatına kadar günlük ortalama 15 saatim babamın yanında Gümrük Müşavirliği mesleğini icra ederek geçti.

Maalesef onlarca seneler içerisinde babam bana mesleğe ilişkin olarak bir tek paragraftan, bedelli ve bedelsiz ithalat tanımlarından başkaca bir şey öğretmedi. İşin pratiğini uygulamalar sırasında, kitabisini ise işimize ilişkin tebliğleri okuyarak, hukukisini ise gümrük komisyoncu karnesi (bugünkü adı ile Gümrük Müşavirliği İzin Belgesi) sınavına hazırlanırken öğrendim.

Meslekte hiç ustam ve öğretmenim olmadı diyebilirim ama lise çağlarımda rahmetli amcam ve velim, Danıştay Azası İHSAN ÖRALAY'ın yanına her gidişimdeki sohbetlerimizde verdiği hukuk mantığının, babamın gençlik arkadaşlarından olan kanun yapıcıların, kural koyucuların, gümrük giriş tarife cetveli ve izahnamesini hazırlayanların, dış ticaret rejimi hazırlıklarındaki toplantılara yön verenlerin benimle yaptığı mesleki sohbetlerinde edindirdikleri bakış açısı ve yorum mantığının, akademide aldığım hukuk derslerinden algıladığım kanun yapıcının mantığının, hele hele ilerleyen zamanlarda rahmetli meslektaşım, baba dostu CAHİT UYAR ağabeyimle 1982 - 1993 senelerinde olan mesleki sohbetlerimizde edindiğim geniş bakış açılarının önemini yadsımam asla mümkün değildir.

Babamdan gözlemleyerek kaptığım gümrük hukukuna yönelik mantık ise elbette hepsine bedeldi. Her çıkan ya da değişen yeni kuralda çok sağlam yorumlar yapar, hataları ve yanlışları yüksek tepkilerle gerekçeleri ile eleştirirdi ki kısa süre içerisinde, yaşanan aksaklık ve problemler sonrasında kurallar babamın dediği doğrultuda düzeltilirdi. O'nun gerekçeli eleştirileri okulda verilen hukuk derslerinden çok daha öte idi.

Lisede Mantık - Felsefe derslerimize giren hocamın sohbetlerinden kaptığım doğru düşünce tarzımın da meslek yaşantıma çok şeyler kattığı inancındayım.

Bu şanslara sahip olabilen başkaca meslektaşım olduğunu sanmıyorum.

1972 Haziran - 1978 Şubat arası günde ortalama 16 saat babamın yanında mesleği sürdürdüm. Şubat 1978 de babam ani bir karar ile işlerimizi bila bedel olarak yeriyle, elemanlarıyla, bir senelik masraflarını kurtarabilecekleri her şeyini bitirip vezneye kadar getirmiş olduğum işlerle birlikte vefasızlıktan öte, hain bir meslekdaşına devir etti. O hain, 1988 senesinde kazandığım TAİ (Tusaş Havacılık - F 16) ihalesi belli olduktan sonra içerdeki bir adi ile işbirliği yaparak teklif kağıdını değiştirip işi aldı ve 2 sene süreyle yaptı. Her ikisi ile de ahirette hesaplaşacağız.

1978 Şubat - 1980 Mart arasında Gümrük Müşavirliği mesleğimi yalnız başıma ve yeni müşteri kitlesi edinmeye çalışarak sürdürdüm.

1980 Mart - 1981 Kasım arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Makine ve İkmal Bölümü Gümrük Departmanında Gümrük İşleri ile Petrol Muafiyeti Alımı işlerini yürüttüm.

Türkiye Petrollerinde memur olmama, yani meslekle bağım kalmamasına karşın, 12 Eylül 1980 ihtilali ile bütün derneklerin faaliyetlerinin durdurulmasından sonra "Ankara Gümrük Komisyoncuları Derneğinin" faaliyete geçmesi için tek başıma aşırı çaba harcayarak bunu başaran ilk kişi oldum. Bütün Gümrük Komisyoncuları Dernekleri içerisinde bu savaşı veren bir tek ben olmuştum ve bizim derneğimiz hukuken faaliyete geçtikten sonra diğer dernekler bizi örnek göstererek faaliyete geçtiler. Belki de 12 Eylül 1980 ihtilaliyle faaliyetleri askıya alınan derneklerin hepsinin içinden yurt çapında hukuken faaliyete geçen ilk dernek biz olduk. Bu başarımın sebebi, faaliyet konuma giren güncel hukuku yakın takip ve yılmadan, umutsuzluğa kapılmadan mücadeleyi aksatmadan sonuna dek sürdürmekten ibaretti. Kısa anlatımla, bilgi ve görüş genişliği + sıkı kondisyon.

1981 Kasımı başında askere giderken kurumdan istifa ettim.

1982 senesi Mart ayında askerden döndükten sonra, Mayıs ayında yine eski işyerimde, tren garı sahasında bulunan Ankara Gümrük Müdürlüğünün arkasındaki pasajda mesleğime dönüş yaptım.

1983 senesi Ocak başında, Gümrük bitişiğindeki ofisimi irtibat bürosu olarak kullanmaya devam ederken, Ankara Maltepe Gülseren sk. 1/2 adresindeki merkez ofisime taşındım.

Babam TURHAN ÖRALAY'a, nam - ı diğer "DELİ TURAN'a" (her an vekil edeninin haklarını koruma halinde olması ve haksızlığa tahammül edememesi sebebiyle sürekli feveran içinde olup, haksızlık yapıyor ise karşısındakine her kim olursa olsun aşırı sert tepkiler sergilemesi sebebiyle takılmış lakaptır) "Ankara Gümrük Komisyoncuları Dernek Başkanlığı", 1976 senesinde, bütün meslektaşlarımızın yoğun baskıları sonucu adeta bir kurtarıcı olarak, yazlığından alınıp getirilerek yaptırılmıştı.

1983 - 1986 senelerinde, babamın ve kendimin arzularımız hilafına da olsa, meslek büyüklerimin baskısı ile, hepsinin oy birliğiyle verdiği ısrarlı talimat sonucu "Ankara Gümrük Komisyoncuları Derneği Başkanlığına" atandım. Aslen seçim yapıldığı halde seçildim demiyor atandım diyorum çünkü aday olmadığım halde, o vakitki ağabeylerimin hepsinin yoğun baskısı sonucu anti demokratik baskılarla beni başkan yaptılar.

Başkanlığın yükünü çekmek istemememe ( olumsuz ) rağmen mesleğin duayenleri tarafından ısrarla başkan yapılmamın egomu okşamadığını söylemek asla doğru olmaz.

Bu başkanlığım ile, bütün gümrük müşavirlikleri dernekleri içerisinde babasından sonra başkan olan ilk kişi de ben oldum. Yakın tarihlere değin gümrük müşavirleri derneklerinde baba oğul başkanlık yapan başka bir aile olmadı sanıyorum.

En genç yaşta Gümrük Müşavirliği İzin Belgesini alan kişi olmanın mutluluğuna bir de en genç yaşta Gümrük Müşavirleri Dernek Başkanı olma mutluluğu eklenmiştir.

1983 Aralık ayında "ÖRALAY Gümrük ve Maliye Müşavirliği Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketini kurarak, o güne değin serbest meslek olarak sürdürdüğüm meslek yaşantımı, bir tüzel kişilik olarak sergilemeye başladım. Ankara'da kesinlikle ilk ve muhtemelen de ülkemizde ilk gümrükleme anonim şirketini kuran ve gerçek anlamda kurumsallaştıran kişi oldum. Ankara'da kesinlikle ilk olmanın yanısıra muhtemelen ülkemizde de ilk gümrükleme anonim şirketini kuran ve gerçek anlamda kurumsallaştıran kişi oldum.

Hiç bir müşterimin kapısını çalıp iş istemememe ( olumsuz ), hiç bir meslektaşımın işini almamama rağmen çok düzgün ve disiplinli çalışmam, emek yoğun ve şahsa bağlı bir iş olmasına karşın adeta sisteme bağlı sermaye yoğun bir iş imişçesine bu mesleği kurumsallaştırdığım için olsa gerek, kısa zaman içinde artan iş hacmi, kadro genişlemesi, kurumlaşmanın getirdiği yönetim organizasyonları sebebi ile çok daha geniş çalışma yerleri veya ek daireler ihtiyacı doğdu. Aynı binada yer olmadığından, aynı sokak içine, Ankara Maltepe Gülseren sk. İçinde 20/2 ve 24/1 adreslerindeki daireleri alarak yayıldım.

İlklerime bir de Gümrük Müşavirliği Mesleğini gerçek anlamda kurumsallaştıran ilk kişi olmam eklendi.

Ankara Gümrük Müdürlüğünün Behiçbeye taşınması üzerine, TCDD İhalesine girerek bu günkü Orta Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü binasında bitişik 3 ofis yeri kiralayarak irtibat ofisi olarak faaliyete geçirdim.

1984 Eylül ayında mesleğimin yanı sıra güvendiğim arkadaşlarımla Ankara İzmir Caddesi moda iş hanında oluşturduğum Limitet Şirket adına açtığım mağaza ile ticarete de atıldım ancak o güvendiğim arkadaşlarımdan yediğim goller sebebiyle 1986 da mağazayı kapattım.

Gümrükleme işinin tamamlayıcısı olan nakliye sektörüne girebilme amacı ile 1986 senesinde % 39 hisseyle Transtekno Nakliyat A. Ş. ni kurdum. İşte bu günden sonra çok hareketli, sıkıntılı, renkli, çeşitli, fırtınalı dönemime de girmiş oldum. Halen de bu şirketin baş ağrısını çekmekteyim.

Bilahare 13 civarında anonim ve limitet şirket kurup fesih ettim, halen hissedar olduğum dördü sorunlu, 5 şirket ile uğraşmaktayım. Yakın gelecekte dördünü de kapatmış olacağım. Yalnızca Gümrük Müşavirliği Şirketimi sürdüreceğim.

1992 senesinde aktif olarak gümrükleme işi takibini bıraktım. 1997 den sonra Transtekno yönetim kurulu üyeliğinden de istifamla birlikte gümrüklerde iş takibinden elimi eteğimi çektim. 1998 senesinden bu yana halen problemli, ihtilaflı ve özellikle gümrüğe ilişkin işlere çözümler getirerek meslek yaşantımı sürdürürken 2012 Ağustosundan itibaren aktif gümrük işlerini de icraya başladım.

1992 - 2002 senelerinde eski müşterilerim olan yabancı firmaların gümrük hukukuna dayalı problemli işlerini hallettim.

2002 - 2011 arası maalesef Van'da yaşadım ve yine bazı problemli işlerle idareler ve yargı nezdinde uğraş vererek yaşamımı sürdürdüm. Halen bir ayağım ve resmi ikametgahım Van'dadır.

Hiç mesleki hatam olmadığını iftiharla ve göğsümü gere gere söyleyebilirken, ticari yönden başarılı olamadığımı da üzüntüyle kabul etmek durumundayım. Ticari yanlışım devlete, hukuka ve insanlara güvenmekten ibaret idi ama bunlar da çok stratejik 3 büyük yanlış imiş. Her işimi yazılı hukuka uygun yaptım ama sorun yaratanlar karşısında işimi emanet ettiğim tek bir avukattan dahi - ki 40 a yakın avukatla çalışmışım - fayda görmediğim gibi, yargının yanlış ve ipe sapa gelmez anlamsız kararlarının kurbanı oldum. Özetle tokat yiye yiye uygulamalardaki saçma yanlışlıkları çok çok iyi tespit ettiğimden üstlendiğim işlerde gerek idari ve gerekse yargı aşamalarında daima başarılı oluyorum.

Bana öğretilenler, insan hakları ve dini anlayışlara göre olması gerekenler ile yazılı düzenlemeler, insanların bencillikleri, memurların aç gözlülükleri ya da cahillikleri sebebiyle oluşturdukları olumsuz tavırlar, yargının önyargılı ve veya umursamaz tutumu çelişince olağanüstü haksızlıklara uğradım, çok sıkıntılar çektim. Sonunda anladım ki bana erdemi öğreten ailem ve hocalarım insanın erdemli olması gerektiği ve dış alem ne olursa olsun benim erdemli olmam gerektiğini öğretirken, yaşamdaki insanların arasında erdemlilerin az olduğunu, şeytansıların çoğunlukta olduğunu ve onlara karşı tedbirli olmam gerektiğini ve bu tedbirleri nasıl almam gerektiğini öğretmemişler. Ben bunları tokatları, golleri yiye yiye öğrenmişim. Hocalarım hukuk derslerimizde beni Türkiye'nin hukukun üstünlüğünü kabul etmiş bir hukuk ülkesi olduğuna inandırdılar ama bunların kağıt üzerinde kaldığını, yaşama geçirilemediğini anlatmadılar. Anladım ki düzgün olan herşeye aklım ermesine rağmen şeytanlıkları, bencillikleri, hukuk ve yürütmedeki aksaklıkları görebilmek için yaklaşımım olmadığından düzinelerceye bedel 3 - 4 gol ve tokat yemişim. Bunlar da benim saflıktan ziyade aptallıklarım olmuş.

Son onbeş senemde geçmişteki sıkıntılarımın bütün sebeplerini en ince ayrıntıları ile tesbit ettiğimden benzeri sıkıntılara düşenlere meccanen veya ticari olarak yardımcı oldum. 59 yaşımdan sonrasında ise bu tecrübe ve becerilerimi tamamen ticari olarak değerlendirmeye karar verdim.

Piyasada haksız yere mağdur edilen pek çok gerçek ve tüzel kişilik olduğunu gözlemledim. Bu kişilerin maalesef doğru savunulamaması sebebi ile çok büyük kayıplar yaşadıklarını da gördüm. Pek çoğunun derdini yasal yollardan çözebilme gücüne sahip olduğumu da tespit ettim.

Bu güne değin olan uğraşlarımdan, özel ve mesleki yaşantımda kayda değer olanları web sitemde sergilemeye çalışıyorum.

Web sitemi güncelleyip, linklerini çalıştırmaya başladıktan itibaren kendimi bu tür problemleri olanlara bu sitem vasıtasıyla duyurmaya çalışacağım.

Arayanlardan sorununda haklılık payı olanlar benimle anlaşır ve sözleşme yapar iseler dertlerine deva / derman olurum.

Çözümsüzlüğe kilitlenmiş veya gerek idari yoldan, gerekse yargı yolundan oluru kalmamış pek çok problemi bu güne değin idarelerden ve veya yargıdan, tevessülsüz, rüşvetsiz, torpilsiz, işin üzerine bodoslama giderek, beyin gücüm, donatıldığım bilgilerim ve bileğimin gücü ile, alnımın akıyla, tecrübelerimden faydalanarak hallettim. Bunlardan bazı örnekleri sitemin "Üst Düzey Çözümlerim" bölümünde vereceğim.

Bu noktada, detayını edebiyat geçmişimde verdiğim iki anım aklıma geliyor :

Birincisi Sn. ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU'nun dediği "eskiden dahi idin de şimdi dehanı mı yitirdin." Sözü. Referanslarımın ağırlığını 1992 senesine kadar olan mesleki faaliyetlerim kapsıyor. Bu durum 1992 - 2012 arası zamanım atıl geçmiş gibi bir görünüm sergiliyor.

Oysa ikinci anım olan Sn. HİKMET DİZDAROĞLU'nun "o denli çok oku ki, kendine geldiğinde bakmışsın sayfaları doldurmuşsun farkında olmadan." Sözünün paralelinde, 1992 - 2012 arası 20 senemde ülke işleyişini, yargı, yürütme ve yasamanın işleyişlerini, sistemlerin yanlışlıklarını, erklerden birisinin diğer ikisine nasıl hakim olduğunu, ülkem insanının nasıl kaoslar içerisinde ne gibi dertlerle boğuşarak, neçe haksızlıklara göğüs gererek nasıl yaşadığını, neçe sıkıntılar çektiğini, idareler ve hukuk önünde neçe mağduriyetlere uğradığını, hele hele yüce Türk Milleti adına sözüm ona bağımsız karar verme yetkisine sahip yargının, daha da önemlisi yargı kararlarının içler acısı hallerini, sözüm ona bağımsız yargının ne ölçüde bağımsız olduğunu, demokrasinin ne olduğunu, ülkemde uygulamada demokrasinin olması gerekenin neresinde olduğunu bire bir yaşayarak öğrendim.

Yani, doldum ve taştım.

Bunların yanısıra meslekten de kopmamak adına zaman zaman ufak tefek gümrük işi takipleri de yaptım ve yapmaktayım. Bunların detaylarını "Referans İşlerim" bölümünde listeliyorum.

Benim yaşayarak öğrendiklerimin büyük kısmı artık medyada da yer alıyor ve herkes gerçekleri biliyor gibi görünse de herkes bu gerçeklere sanki başkaları ile ilgili imişçesine duyarsız kalıyor. Bunların neden ve nasıllarını da yaşayarak öğrendim. Çok daha önemlisi kısır döngü, ön yargı, basma kalıplar arasına sıkışan, vicdanı ve cüzdanı arasındaki tercihlerinde vicdanı bir yana bırakanların cüzdanlarına hizmet etmeden, haklının haklarının nasıl koparılabileceğini, mağduriyetlerinin önlenebileceğini, doğmuş mağduriyetlere son verilip tazminatlarının alınabileceğini öğrendim. Taşabilme yetilerimi, bu yetilerimden yararlanmak isteyenlere bedeli karşılığı arz etmeye karar verdim.

Takdir ve keyif ilgilenenlerindir.

   
 
 
Designed by Hasan ÇELİKYÜREK
Yayım : 03.06.2012 Son Güncelleme : 18.05.2013
Site İçeriğinin İzinsiz Alınması Kopyalanması Yasaktır. © - 2005